27 Aralık 2009 Pazar

Aziz Nesin

Aziz Nesin, 1915 doğumlu değerli gazeteci ve Yazar. Mizah, kısa öykü, tiyatro oyunu ve şiir dallarında pek çok yapıtlarıyla yurtiçinde ve yurtdışında birçok ödüle layık görülen Nesin, 1972’den beri hizmetlerini sürdüren Nesin Vakfı’nın da kurucusudur.






'Aziz Nesin' adıyla tanınan Mehmet Nusret, 20 Aralık 1915’de Giresun’da dünyaya geldi. 1925'te İstanbul Süleymaniye'deki Kanuni Sultan Süleyman İptidai Mektebi'nin (sonradan ismi İstanbul 7. İlkokul olarak değiştirildi) 3. sınıfına devam etti. Darüşşafaka Lisesi'nde 2 yıl okuyan Nesin, 1935'de Kuleli Askeri Lisesi'nden mezun oldu ve 1937'de Ankara Harp Okulu'nu asteğmen olarak bitirdi. Aynı anda Güzel sanatlar Akademisi Süsleme Bölümü’ne de devam eden Nesin, 1939'da Askeri Fen Okulu'nu bitirdi. Asteğmen olarak orduya katılan Nesin, İkinci Dünya Savaşı sırasında Trakya’daki çadırlı ordugahta 2 yıl görev aldıktan sonra, 1942'de atandığı Erzurum Müstahkem Mevkii İstihkam Taburu Bölük Komutanlığı'nda bir bomba kazasında yaralandı. 1944'de Ankara'da Harp Okulu'nda açılan ilk tank kursuna katılan Nesin, o yıl Zonguldak'ta uçaksavar top mevzileri yaptırmakla görevlendirildi ve üsteğmen rütbesinde iken görev ve yetkisini kötüye kullandığına dair bir suçlamayla askerlikten uzaklaştırıldı.

Gazeteciliğe başlayan Aziz Nesin, 1945’de Sedat Simavi’nin çıkardığı Yedigün Dergisi’nde redaktörlük ve yazarlık yapmaya başladı. Profesyonel olarak oyun yazarlığı yapan Nesin, Karagöz gazetesinde çalıştıktan sonra Tan gazetesinde köşe yazarlığına başladı. (Tan Gazetesi bir grup üniversiteli genç tarafından 1946’da yakıldı.) Cumartesi adında haftalık bir magazin dergisi çıkarmaya başladı fakat derginin 8 sayı sonra sona ermesinin ardından, Vatan gazetesinde çalışmaya başladı ve ilk bağımsız yapıtı olan ‘Parti Kurmak Parti Vurmak’ adlı 16 sayfalık bir broşürü yayınladı.



Yine 1946’da Sabahattin Ali ile 'Markopaşa' isimli ses getiren bir mizah gazetesi çıkarmaya başladı. Dergi, dönemin politikacılarına yaptıkları eleştiriler sonucu kapatılmalarla ve birçok davayla karşılaşmasına rağmen yüksek satış rakamlarına ulaştı fakat Aziz Nesin, Nereye Gidiyoruz? başlıklı yazısı nedeniyle 12 Ağustos 1947’de on ay ağır hapis ve 3 ay 10 gün Bursa Emniyet-i Umumiye Nezareti altında bulundurulma cezası aldı. (Bu yazısı henüz dergide yayınlanmamıştı.)



Nesin, 1948’de taşlama türündeki Azizname isimli ikinci kitabını yayımladı. Bu kitabı yüzünden 4 ay boyunca tutuklu olarak yargılanan Nesin, bu davada ceza almadı fakat 1949 yılında Mısır Kralı Faruk, İngiltere Prensesi Elizabeth ve İran Şahı Rıza Pehlevi’nin bir olarak Ankara’daki elçilikleri aracılığıyla Türkiye Dışişleri Bakanlığı’na aşağılandıkları gerekçesiyle resmen başvurmaları üzerine açılan dava sonucu 6 ay hapis cezası aldı.



1952’de Levent’te Oluş Kitabevi’ni açtı ve 1953'de ise bir ortakla Beyoğlu’nda ‘Paradi Fotoğraf Stüdyosu’nu kurdu. 1954'te Akbaba dergisinde takma adlarla öyküler yazmaya başlayan Nesin, 1955'de İstanbul'daki azınlıkların ev ve dükkanlarının yakılıp yıkıldığı 6-7 Eylül Faciası nedeniyle, suçlu olduğu iddia edilerek Sıkı Yönetimce tutuklandı.



Röportaj ve fıkra ve gülmece öyküleri, Dolmuş (1955), Yeni Gazete (1957), Akşam (1958), Tanin (1960), Günaydın (1969), Aydınlık (1993) gibi dergi ve gazetelerde yayımlanan Nesin, Çağdaş Türk edebiyatının tanınana bir ismi haline geldi. 1956'da Kemal Tahir’le birlikte Düşün Yayınevi’ni kurdu ve 1958’de ‘Dolmuş-Karikatür’ dergisi ile birleşti (Yayıncılığa, yayın evinin şubat 1963’de yanmasına kadar tek başına devam etti). 1962'de ‘Zübük’ adlı mizah dergisini çıkarmaya başladı ve dergi 42 sayı ürettikten sonra kapandı.



Yeni Gazete, Akşam ve Tanin'de günlük köşe yazıları yazmaya devam eden Nesin, 1956’da Bordighera, İtalya’da yapılan ve 22 ülkenin katıldığı Uluslararası Gülmece Yarışması’nda ‘Kazan Töreni’ adlı öyküsüyle ‘Altın Palmiye’ ödülü kazandı. Ertesi yıl aynı ödülü ‘Fil Hamdi’ adlı öyküsüyle 2. kez kazanan Nesin, 1960’da ilk ödülünü devlet hazinesine bağışladı.



1965’de pasaport alma hakkını elde eden Nesin, davet edildiği Berlin ve Weimar'daki Antifaşist Yazarlar Toplantısı'na katıldı ve altı ay içerisinde Polonya, Sovyetler Birliği, Romanya ve Bulgaristan’ı ziyaret etti. 1966 yılında ‘Vatani Vazife’ adlı öyküsüyle Bulgaristan'da yapılan Uluslararası Gülmece Yarışması’nda 1.lik ödülü olan Altın Kirpi'yi kazanan Nesin, 1968'de Üç Karagöz isimli oyunuyla Milliyet Gazetesi'nin açtığı ‘Karagöz Oyunu Yarışması’nda 1. oldu. Nesin, 1969’da ‘İnsanlar Uyanıyor’ isimli öyküsüyle Moskova'da yapılan Uluslararası Gülmece Yarışması’nda Krokodil birincilik ödülünü, 1970’de Çiçu adlı oyunuyla ise Türk Dil Kurumu Oyun Ödülü’nü kazandı.



1972’de yoksul ve kimsesiz çocukların bakım ve eğitimlerinin karşılanması amacıyla Nesin Vakfı’nı kuran Aziz Nesin, tüm kitaplarının gelirlerini buraya yatırdı. Vakıf, 1976-1980 boyunca her yıl, o yılın edebiyat ürünlerinden seçmelerin bulunduğu ‘Nesin Vakfı Edebiyat Yıllığı’nı yayınladı.



Aziz Nesin, 1974’de Asya-Afrika Yazarlar Birliği'nin verdiği Lotus ödülünü kazandı ve ödülünü Filipinler'in başkenti Manila'da yapılan bir törenle aldı. 1976’da Gabrovo, Bulgaristan'da düzenlenen ‘Gülmece Kitabı Uluslararası Yarışması’nda 1. oldu ve Hitar Petar ödülünü kazandı. 1977'de Türkiye Yazarlar Sendikası Başkanı seçilen Nesin, 1978'de Madaralı Roman Ödülü’nü ‘Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz’ adlı romanıyla kazandı. 1982'de Vietnam'da yapılan Asya-Afrika Yazarlar Birliği toplantısına katılan Nesin, buradan dönerken kalp hastalığı nedeniyle Moskova’da hastaneye kaldırıldı ve ‘Kalp Hastalıkları Araştırma Merkezi’nde bir ay boyunca tedavi gördü.



1983'de Amerika Birleşik Devletleri'nde İndiana Üniversitesi'nin düzenlediği uluslararası toplantıya çağrılan fakat pasaportu geri alındığı için bu toplantıya katılamayan Nesin, 70. doğum gününü Şan Sinema Salonu'nda kutladı. 1985’te TÜYAP'ın düzenlediği ‘Halkın Seçtiği Yılın Yazarı’ ödülünü kazandı ve aynı yıl İngitere'de Pen Kulüp Onur Üyeliği’ne seçildi.



1989'da ‘Demokrasi Kurultayı’nın toplanmasında etkin görev alan ve oluşturulan ‘Demokrasi İzleme Komitesi’nin iki başkanından biri olan Nesin, yine 1989’da Sovyet Çocuk Fonu tarafından ilk kez verilen ‘Tolstoy Altın Madalyası’na değer görüldü.



75. yaşını 19 Mart 1990'da Ankara Sanat Kurumu'nda kutladı. 2 Temmuz 1993'de Sivas’da düzenlenen Pir Sultan Abdal etkinliklerine katılan Aziz Nesin, o sırada gerçekleşen ve 37 aydının yaşamını yitirdiği Madımak Oteli katliamından sağ olarak kurtuldu.



Aziz Nesin, imza günü ve söyleşi için gittiği Çeşme, Alaçatı’da 5 Temmuz’u 6 Temmuz’a bağlayan gece sabaha karşı geçirdiği kalp kriziyle vefat etti. 6 Temmuz’da Çeşme Cumhuriyet Savcısı’nın isteğiyle otopsi yapılmak üzere İstanbul Çapa Tıp Fakültesi’ne getirilen Nesin, 7 Temmuz günü, vasiyeti gereği hiçbir tören yapılmadan ve yeri belli olmayacak şekilde Çatalca’daki Nesin Vakfı’nın bahçesine gömüldü.



Aziz Nesin, arkasında yüzlerce öykü, şiir, tiyatro oyunu ve Nesin Vakfı'nı bıraktı
Aziz Nesin’den Sözler








Dar yerden çıkanlar geniş yerlere sığmazlar. (Mum Hala, 1 Kasım 1967)







Eskisi olmayanın yenisi de olmaz. (Vakıf çocuklarına öğütlerinden)







İnsan, insan gibi, insan olarak hür olmasını bilmezse, hür olamazsa, o zaman kurtlar, kuşlar gibi hür sanır kendini. (Mumhala)







Yoksulun tek silahı çalışmaktır. (Vakıf çocuklarına öğütlerinden)







Tembellerin çalışma günü yarındır. (Vakıf çocuklarına öğütlerinden)







İşin zoruna gideceksin. Her zaman zoru dene... Zoru yapamasan bile, zoru yapmaya çalışarak hiç olmazsa kolayını yaparsın. (Ali Nesin’e öğütlerden)







Halkımı sevmediğimden bu halkın değişmesini istiyorum. Halkımı sevsem ne diye halkımın değişmesini isteyeyim... (Özel konuşma)







Mahkemede aklanırsam, Türk halkının yüzde altmışının aptal olduğu Türk mahkemeleri tarafından tescil edilmiş olacak. (Mahkeme savunması)







Türk halkı... Kaza gaz diyen, gaza kaz diyen bir halktır... (Bir soruya yanıt)







En güzel şiir matematiktir. Yeryüzünde şimdiyedek “iki kere iki dört eder”den daha güzel bir dize yazılmamıştır sanırım. (Mum Hala, 8 Şubat 1958)







Korku, en beşeri duygudur. Benim iktidarlara başkaldırışımı görenlerden kimi beni korkusuz insan sandılar. Oysa ben korkarım. Ne var ki, bende, başkalarına yararlı olacaksa, doğru bildiğimi, inandığımı söylemek, açıklamak duygusu, korku duygusuna her zaman üstün gelmiştir. Korkarım, yine söylerim.



Korkmuyorum diyenler, ya başkalarına yalan söylüyorlar, ya kendilerine yalan söyleyip kendilerini kandırıyorlar yada bilmeyerek insan olmadıklarını söylüyorlar. (Mum Hala, 6 Şubat 1970

AZİZ NESİN SİİRLERİ




Bağışla



Ya zamanından çok erken gelirim

Dünyaya geldiğim gibi

Ya zamanından çok geç

..........

..........







Aziz Nesin







BOŞUNA


Sen yoksun.........

Boşuna yağıyor yağmur...

Birlikte ıslanmayacağız ki.....

Boşuna bu nehir......

Çırpınıp pırpırlanması.....

Kıyısında oturup göremeyeceğiz ki...

Uzar uzar gider..

Boşuna yorulur yollar..

Birlikte yürüyemiyeceğiz ki..

Özlemlerde ayrılıklar da boşuna

Öyle uzaklardayız..

Birlikte ağlayamayacağız ki

Seviyorum seni boşuna..

Boşuna yaşıyorum

Yaşamı bölüşemiyeceğiz ki ...
..........

..........







Aziz Nesin



Sen Söylemeden de Biliyorum




Seziyorum ki kaçacaksın..

Yalvaramam koşamam

Ama sesini bırak bende

Biliyorum ki kopacaksın

Tutamam saçlarından

..........

..........







Aziz Nesin
Kendime Öğüt




Uslanma hiç hep deli kal

Büyüme sakın çocuk kal

..........

..........







Aziz Nesin


Sesler




Gecenin bir zamanı evine gelince

Kilitte duyuyorsan anahtarın sesini

Anla ki yalnızsın



Elektrik düğmesini çevirince

..........

..........







Aziz Nesin


ACILI GECENİN BİTİMİNDE




Yaşadığımı işitmek istiyorum

Bir ses uzaktan yakından ya da içimden

Düşen yaprak örneğin

Kağıt hışırtısı olsun

Ya da eski tahtaları içten kemiren bir kurdun çıtırtısı

Bir inilti derinden

Damlayan su

Bir elektrik düğmesi çıt diye

Çok uzaklardan yankılanan duyulur duyulmaz

İçimdeki mağaralarda besler büyütürüm

Her ne olursa olsun bir ses

Yeter ki bana ispat etsin yaşadığımı



Yaşadığımı görmek istiyorum

Bir ışık uzaktan yakından ya da içimden

Sesindeki pırıltıya

Gözündeki ışıltıya benzer

Bir kibrit çakımı

Bir yanıp sönse yeter

Sabahın yağan toz mavisi göğsünde çıplak

Ya da gün batımı pembesi dudak

Bir yıldırım hızında çizilsin

Bir şimşekçe yazılsın karanlığım

Bir fener ki uzaklığı bilinmeyen

Bir yıldız parlayıp sönen

Dişlerinin aydınlığını

İçimdeki mağaralarda besler büyütürüm

Her ne olursa olsun bir ışık

Yeter ki bana ispat etsin yaşadığımı



Yaşadığımı duymak istiyorum

Bir ısı uzaktan yakından ya da içimden

Tenine ilk dokunduğum zamanki

Elini ilk tuttuğum

Yüreğimi kanatlandıran o titreşim

Kanı geçiyor kanıma sandığım

Öyle bir değdin ki varla yok arası

Ve yanarken ateşten ellerim

Yatak çarşafının apaklığında duyduğum serinlik

Ve sevgiyi sende bulduğum ilk

O ılıklığa değinmek yerine

Uzak düşlerde olsa da yeter

İçindeki mağaralarda besler büyütürüm

Her ne olursa olsun bir değini

Yeter ki bana ispat etsin yaşadığımı



Yaşadığımı koklamak istiyorum

Bir koku uzaktan yakından ya da kendimden

Kulak memelerinde şebboy

Saçlarında o koku

Ki öptükçe öpüldükçe büyüyen

Her yel estikçe getirir düşlerime

Koklarım çok uzaklardaki anılardan seviyi

Bir yel esmiş mi esmemiş mi

Bir kıpı dal oynasa

Bir yaprak kıpırdasa

Duyulur duyulmaz olsa da

İçimdeki mağaralarda besler büyütürüm

Her ne olursa olsun bir koku

Yeter ki bana ispat etsin yaşadığımı



Yaşadığımı tatmak istiyorum

Bir tat ki uzaktan yakından ya da kendimden

Ağzımda dilimde damağımda

Bir buruksu mutluluk sandığım

Salt benim diye aldandığım

Kendi yalanlarıma kandığım

Arttı yaşadıkça duyduğum acı

Yitirmemek için o acıyı çoğaltırım

İçimdeki mağaralarda besler büyütürüm

Her ne olursa olsun bir tat

Yeter ki bana ispat etsin yaşadığımı

Aziz NesinARKADAŞIM BADEM AĞACI


Sen ağaçların aptalı

Ben insanların

Seni kandırır havalar

Beni sevdalar

Bir ılıman hava esmeye görsün

Düşünmeden gelecek karakış..

Acarsın çiçeklerini ..

Bense hayra yorarım gördüğüm düşü...

Bir güler yüz bir tatlı söz..

Açarım yüreğimi hemen

Yemişe durmadan çarpar seni karayel

Beni karasevda

Hem de bilerek kandırıldığımızı

Kaçıncı kez bağlanmışız bir olmaza

Koş desinler bize şaşkın

Sonu gelmese de hiç bir aşkın

Açalım yine de çiçeklerimizi

Senden yanayım arkadaşım

Havanı bulunca aç çiçeklerini

Nasıl açıyorsam yüreğimi

Belki bu kez kış olmaz

Bakarsın sevdan düş olmaz

Nasıl vermişsem kendimi son sevdama

Vur kendini sen de bu güzel havaya
 
 
Aziz Nesin
BEKLEMEK


Gözler önünde işte

Gittikçe arınıyorum kendimden

Her giden güzelleşir

Gidiyorum güzelleşmek için

Unutulsun diye çirkinliklerim

Gelecek birisi güzeldir

Gelince güzel değil

Hele gelmişse çirkin

Yaşam ölüm gelecek diye güzel

Ey güzeller güzeli beklediğim

Kaç saatim kaç dakikam ya da saniyem

Artık ne gelmek ne de gitmek

Yaşamın en zor yanı beklemek

Hiçbirimiz beklemedik doğmayı

Doğduğumuzdan beri beklediğimiz

ÖLMEK
 
Aziz Nesin..BENDE KAL


Bir tohum verdin

çiçeğini al

Bir çekirdek verdin

Ağacını al

Bir dal verdin

Ormanını al

Dünyamı verdim sana

Bende kal

BİTKİ OLACAKSAM

Bitki Olacaksam

Çayır çimen olayım

Aman baldıran değil

Yol altında kalacaksam

Gelin arabaları geçsin üstümden

Çelik paletler değil

Üstümde çocuklar koşuşsun

Ne kaçan ne kovalayan

Askerler değil

Kerpiç yapacaksanız beni

Okullarda kullanın

Ceza evlerinde değil

Soluğum tükenmez de kalırsa

Islık öttürsünler

Aman ha düdük değil

Kalem yapın beni kalem

Şiirler yazın sevgi üstüne

Ölüm kararı değil

Ölünce yaşamalıyım defne yapraklarında

Sakın ola ki

Silahlarda değil
 
 
Aziz Nesin
 
 
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder